6284 çıktı, kadın cinayetleri patladı
2012'den bu yana yürürlükte olan 6284 sayılı kanunun kadına şiddeti artırdığı tescillendi. Emniyet birimleri tarafından 2011 yılında 121 kadın cinayeti vakası rapor edilirken, 6284 sayılı yasanın çıkarıldığı 2012 yılında bu sayının 210'a, 2013'te 237'ye, 2014'te 294'e, 2015'te 303'e, 2016'da 328'e tırmandığı belirlendi.
Kadına yönelik şiddeti önleme amacıyla, Türk aile yapısına dikkat edilmeden hazırlanan 6284 sayılı kanunun aile fertlerini cinnete sürüklediği tescillendi. Yasanın çıkarıldığı 2012 yılından bu yana kadın cinayeti vakalarının yaklaşık 3 kat arttığı tespit edildi.
Şiddet olmasa dahi kadının en ufak şikayetiyle erkeklerin evlerinden 1 ila 6 aylık uzaklaştırılmasını öngören 6284 ile öfke patlamaları yaşanıyor, yasanın yanlış hükümleri, cinayet vakalarına neden oluyor.
‘İstanbul Sözleşmesi’ olarak bilinen Avrupa Konseyi Sözleşmesi hükümleri göz önüne alınarak hazırlanan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un Türkiye’nin dokusuna uymadığını belgeleyen rakamlara ulaşıldı.
Kadına şiddeti kamuflaj olarak kullanarak feminizm akımını yayma gayretindeki “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” tarafından açıklanan veriler, 6284’ün adli vakaları tetiklediğini gözler önüne seriyor.
6284 Türk aile yapısını felakete sürüklüyor
Konuyla ilgili olarak konuşan Eğitimci Sosyolog Serpil Karataş:
“Daha önce aile içerisinde kısa süreli ve geçici oluşan sorunlar, 6284 sayılı yasa sonrası cinayete dönüşüyor. Rakamlar da bunun tescilidir” dedi. Eşlere en küçük bir şikayette dahi uzaklaştırma verilmesinin cinneti körüklediğini beyan eden sosyolog Serpil Karataş:
“6284 ile uygulanan uzaklaştırma yaptırımları insanları şoka sokuyor. Bir babanın evine 3 ay, 5 ay, 6 ay girememesi ne demek?
Bu yasa ile hiçbir belge aranmaksızın evinden uzaklaştırılan, beyanına dahi başvurulmayan erkeğin ne barınma ihtiyacı sağlanıyor ne de psikolojik destek sağlanıyor. Maddi gücü yoksa 6 ay sokaklarda yatan bir eşin hangi psikolojiye girebileceği devletimizce düşünülmüyor.
Çocuğuna, yuvasına hatta eşine duyduğu özlem, yasaklarla katlanıyor ve öfkeye dönüşebiliyor. Ve maalesef evinden uzaklaştırılan aile ferdi, eşine karşı intikam hisleriyle dolabiliyor” diye konuştu.